6 Mart 2010 Cumartesi
Kimin Daha Hızlı Yaşlanacağının DNA'daki Sırrı
Leichester Üniversitesi Kardiyovasküler Bilimler Bölümü’nden bir grup bilim insanın önderliğinde İngiliz ve Hollanda’lı bilim insanlarından oluşan bir ekip, yüzlerce kişi üzerinde yaptıkları araştırmaları sonucu belli DNA dizilimine sahip olan insanların ortalamaya göre daha hızlı yaşlandıklarını buldular.
Herbir hücremizin çekirdeğinde bulunan ve özelliklerimizi belirleyen genetik materyalimiz 23 çift, yanı 46 kromozomdan oluşur. Herbir kromozomun uç kısımlarında “telomer” adını verdiğimiz dizilimler yer alır. Bilim insanları daha önce telomer uzunluğu ile yaşlılık arasında doğrusal bir ilişki olduğunu keşfetmişlerdi. Yaşlanma ile birlikte hücrelerimiz bölündükçe bu telomerlerin de kısaldığını göstermişlerdi. Yani biyolojik yaşımızla telomer uzunluğu arasında önemli bir ilişki var. Nature Genetics dergisinin 7 Şubat sayısında yayımlanan makalede, bahsettiğim bilim insanları üçüncü kromozom üzerindeki belli bir DNA diziliminin, telomer kısalması ile bağlantılı olduğunu buldu. 2917 kişinin DNA ları üzerinde yaptıkları karşılaştırmada belli bir dizilime sahip insanların telomerlerinin o dizilime sahip olmayanlarınkinden daha kısa olduğunu buldular. Araştırma sonuçlarına göre bu dizilime sahip olanlar yaklaşık 3.6 yıl daha hızlı yaşlanıyorlar. Toplumda bu DNA dizilimini taşıyanların oranının yaklaşık %7 olduğunu bildiren bilim insanları aynı dizilimi iki adet taşıyan (her bir genimizin biri annemizden diğeri babamızdan gelen iki kopyesi olduğunu hatırlayın) kişilerin biyolojik olarak 7 veya sekiz yıl daha hızlı yaşlandıklarını belirtiyorlar. Aynı araştırma grubu daha önceki bir çalışmalarında telomer uzunluğu ile kalp rahatsızlıkları arasında bir ilişki bulmuşlardı. Bu son çalışmada elde ettikleri sonuçlar biyolojik yaşın kronolojik yaştan daha önemli olduğunu, belli DNA dizilimlerini taşıyan insanların daha hızlı yaşlandıklarını ve bu nedenle yaşa bağlı olarak ortaya çıkan kalp rahatsızlıklarına çok daha erken yaşlarda yakalandıklarını gösteriyor.
TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisinin Nisan 2010 sayısı için bu günlerde kaleme aldığım “Kişisel Tip” adlı yazımda konuyu daha detaylı bir şekilde irdeliyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder