21 Eylül 2010 Salı

Masaj Deyip Geçmemek Gerek

Masajla tedavi ABD ‘de milyarlarca dolarlık bir endüstri. ABD'de yetişkinlerin %8.7 sinin son bir yılda en az bir kez masaj yaptırdıkları biliniyor. Fakat masajın sadece geçici bir rahatlık mı sağladığı yoksa gerçekten insan biyolojisini etkileyip etkilemediği uzun bir süredir bilinmiyordu. Los Angeles’ta bulunan Cedar-Sınai Tıp Merkezi, Psikiyatri ve Davranış Neurobilimleri Bölümünden bir grup bilim adamı, masajın biyolojik etkilerini öğrenmek üzere bir araştırma yaptılar.

Yaşları 18 ile 45 arasında değişen sağlıklı denekleri ikiye bölerek bir yarıya tek bir defa olmak üzere "derin İsveç masajı", kontrol grubuna ise “hafif dokunma ile masaj” yaptılar. Deneklerden masajdan hemen önce ve masajdan sonraki bir saat içerisinde kan örnekleri alıp analize tabi tuttular.

İsveç masajı yapılan deneklerin kanlarında ve türkürlerinde stress hormonu olarak ta bilinen kortizolun ve onun artışına neden olan arginin-vasopressin adlı hormonun miktarında önemli miktarda düşüş olduğunu buldular. Yine bu gönüllü deneklerin kanlarında ak yuvarlar adını verdiğimiz ve vücudun bağışıklık sisteminde görev alan hücrelerin sayısının arttığını gözlediler. Ayrıca inflamasyona neden olan ve yine bağışıklık sistemi hücreleri tarafından üretilen moleküllerin mikrarında da azalış olduğunu saptadilar.

Öte yandan hafif masaj yapılanların kanlarında “oksitosin” adını verdiğimiz ve rahatlık ve memnuniyetlik hissi ile bağdaştırılan hormonun miktarının arttığını buldular. Ayrıca İsveç masaj grubuna göre bu grupta adrenal bezleri tarafından üretilen ve kortizol hormonun üretilmesini tetikleyen adrenal kortikotropin adlı hormonun miktarında da daha fazla azalma olduğunu buldular.

Eğer başka araştırmacılar tarafından bu konuda yapılan çalışmalarda da aynı sonuçlara ulaşılırsa, masajın inflamasyon ve otoimmun hastalıkların tedavisinde de kullanılması söz konusu olabilir.